DAHA ÇOK ÜRETMELİYİZ

DAHA ÇOK ÜRETMELİYİZ



Türk toplumu iki yüz elli yıldır batılılaşmayı ve yanlış batılılaşmayı tartışıyor. Üç tarzı Siyaset iklimine sıkışmış Türkiye geçen zaman içerisinde çok şey kaybetti. Bu gidişle milli uyanış dediğimiz hareketlerin sağladığı ivme ile bir iki yüz elli yılda yanlış İslamlaşmayı tartışarak zaman geçireceğiz. İslamcı olduğunu iddia eden aydınlarımızın Mehmet Akif ve Sait Halim Paşanın düşüncelerinden daha ileride olduğunu ve toplumsal hayata ilişkin daha anla-şılır düşünceler ileri sürdüklerini iddia edebilir miyiz? Müslüman toplumların bin yıldır ürettiği düşüncelerin basit, ince ayrım farklılıklarının ötesinde köklü ne tür eleştiri dışı önerileri var doğrusu merak ediyoruz ve öğrenmek istiyoruz. Birileri çıkarda bizim bu cehaletimizi giderirlerse sevincimiz artar.

Batılılaşmanın en son kustuğu hazine “Ezanın Türkçe Okunması” Batıcılarımızın batılılaşmadan anladığı böylesine derin ve köklü. Dünyanın küçük bir elektronik devreye döndüğü günü-müzde Türkçe bilmeyen Müslümanın ülkemizde işinin olmaması tezi ise bunun bir sonraki adımı. Neredesin akıl sorumuzu hatırlama zamanı… Onun için bu dergide yazıyoruz.

Türkçülük tezi Türklüğün kuyusunu kazan bir anlayışla biçimlenmeye ve anlatılmaya devam ediyor. Samimi düşüncelerin ise toplum tarafından görülmesinin önünü almak en temel hareket tarzımız. Üç tarzı siyaset anlayışıyla ülke alacağı mesafeyi almıştır.

Toplum düşünceleri sentezleyerek hayatına yön çizmiştir. Bu düşünceler toplum hayatında anlamlı bir iz oluşturmuştur. Topyekûn yapmamız gereken bu izi daha kalıcı ve kendi medeniyetimizin mührü haline germektir. Bilmemiz gereken 19. Yüzyılda harmanladığımız Üç Tarzı Siyaset anlayışıyla 21. Yüzyılın sorunlarına çözüm sunamayacağımızdır. Çünkü hayat dediğimiz şey değişmiş, insan denilen varlığın zihni yapısı değişmiş, “Dünya” ve “Vatan” kavramı bile değişmiştir. Dünya, neredeyse elektronik devrelerden ibaret hal almıştır. Vatan ise sizin düşüncelerinizin ve ürünlerinizin karşılık bulduğu yerler haline gelmiştir.

Düşünceleriniz ve ürünleriniz dünya coğrafyasında ne kadar yaygınsa o kadar anlamlı bir toplum olabiliyorsunuz. Bu gerçeği göz ardı ederek varacağımız bir yer yoktur. İnsanlarınızın dolaşımı hızı ile ürünle-rinizin dolaşım hızını ve paylaşımı yani vatan denilen dünya coğrafyasına yayabildiğiniz oranda sözünüz dikkate alınıyor. Çalışmak ve üretmek işin asıl gücü. Daha az üreterek daha fazla Türk ve daha fazla Müslüman olamıyoruz vesselam