BAZEN TERK EDER İNSAN


BAZEN TERK EDER İNSAN TÜM TERK EDİŞLERİ KISKANDIRIRCASINA





Emine ÇOBAN





   Bırakmak mıdır korkutan yoksa gidenin boşluğu mu ürkütür kalbimizi? Peki, vazgeçmekten daha büyük fedakârlık var mıdır şu mavi kürede? El değmemiş derinliklerimizde sakladığımız arzulardan, hayallerden, amaçlardan vazgeçmek mi acıtır canımızı yoksa gerçekleştirememek midir aslında içimizi cız ettiren? Bir anne bebeğinden vazgeçer mi ya da bir yazar kitaplarını yakabilir mi? Mecnun çölün tam son adımında vazgeçseydi Leyla’dan o yine eski Mecnun olabilir miydi?

   İnsan bazen vazgeçer, terk eder onsuz olmaz dediğini hem de tüm terk edişleri kıskandırırcasına. Peki ya neden? Neden önce çok isteyip sonra terk ederiz? Elde etmeden önce onsuz yaşayamayacağımızı sandığımız sevgili kavuştuktan sonra eskisi gibi mükemmel değildir bize göre. Kazanmak için gecemizi gündüzümüze kattığımız okul, sınavı geçtikten bir yıl sonra artık cazip gelmez bize. Elde etmişizdir bir kere artık bir çekiciliği kalmamıştır ne aşkın ne de başka bir şeyin.

   Bazen amacı için de vazgeçer insan. Son sınıfta okuyan bir öğrenci sosyal hayatından, sevdiği adamla bir ömür geçirmek isteyen genç kız ailesinin o rahat ve konforlu evinden vazgeçer, adam öldürmüş bir katil özgürlüğünden vazgeçmiştir tetiğe bastığı an. Bir yazar ilk cümlesini yazdığında bilir bir daha çevresine normal gözle bakamayacağını, vazgeçer sıradanlıktan. Bir kız çocuğu büyüdüm dediği an vazgeçer bez bebeklerinin pembe dünyasından.

   Kısacası vazgeçer insan, bazen canı yana yana bazen de sessizce ama içinde bastırılamayan çığlıklarla vazgeçer. Her vazgeçiş ardında Erciyes’ten daha büyük yaralar bırakır gönlümüzde ama unutmamak gerekirdi vazgeçtiklerimizdir bizi bu yaşam denen uçsuz bucaksız çizgide güçlü kılan.