YERİMİZİN YABANCISIYIZ



YERİMİZİN ACEMİSİYİZ




Temmuz’un bu milletin tarihinde farklı bir yeri var unutulması mümkün değil. Halkımız demokrasiyi lütfedilmiş bir gerçeklik olarak değil bedeli ödenmiş değer olarak görmektedir. İki yüz ellinin üzerinde vatan evladı bu topraklarda Türkçenin ilelebet yaşaması için can verdi. Türküler, ninniler, hep Türkçe söylensin halaylar horanlar zılgıtlar çekilsin diye kanlarıyla bize güzel bir gelecek hediye ettiler. Onlar yürekli ve iyi insanlardı iyi atlara binip gittiler. Niğdeli Ömer Halis Demir’i kim unutabilir, unutturabilir.

Bugün gibi canımız yanıyor. İhanet hiç bu denli içimizi acıtmamıştı. O nedenle zaferi de güçlü ve unutulmaz olmalıydı. O günden bu yana ülkemizde yaşananlar tarihin yeni bir başlangıç izleri taşıyor. Üç yüz yıldır tarihin üzerine devasa yığınlar yığdığı ve kayboldu sanılan cevheri değerini koruyor. Bu cevherin muhafazasını Türkçe sağlamıştır. Bu çerçeveden bakılınca edebiyatımızın ve güncel kültür odaklarının zamanın çok gerisinde kaldığı net biçimde görülüyor. Hatta kirli tortu görüntüsü mide bulandırıyor. Artık edebiyat acının ve üzüntünün yerine yeni bir çağı muştulayan dili haykırmalıdır. Dünya Türkçenin güzelliklerini fark etmelidir. Dünyanın en eski yazı dilinden biri olan Türkçe bizim bayrağımız. Neşet Ertaş’ın deyimiyle yalan dünyası gerçek erdemli dünyanın hülyalarıyla tanışmalıdır.

Yerimizin oldukça acemisiyiz.