Cemal Süreya / Sevda Sözleri Üzerine

Cemal Süreya / Sevda Sözleri Üzerine

 

Bazıları, kaybettiği bir iddia sonucu adından ''y'' harfini eksilten bir şair olarak tanır onu. Peki, kimdir bu şair, nedir bu iddia?

''Hayat kısa kuşlar uçuyor '',  ''Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin'' dizelerinin şairi, İkinci yeninin usta kalemi Cemal Süreya...

Cemal Süreya, 1931 yılında Erzincan'da dünyaya gelmiştir. Üç adlı yazarların isimlerine benzesin diye Cemalettin Seber olan adına Süreyya'yı da ekler, daha sonraları Cemalettin ismini Cemal yapıp Seber soyadını da atarak Cemal Süreyya adını kullanır. Hafızasına güvenen şair, bir gün bir telefon numarasını ezberinden söyleyeceğine dair iddiaya girer kaybederse soyadından bir harf atacağını söyler. Kaybeder ve ''Süreyya'' ''Süreya'' olur.  1954'te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bitirmiştir. Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik görevlerinde bulunmuş, 1965 yılında ayrılığı müfettişlik görevine yeniden dönmüştür.

1982'de  müşavir maliye müfettişliğinden emekli olmuştur ve Ağustos 1960'ta başladığı ve yalnızca dört sayı çıkarabildiği  Papirüs dergisini Haziran 1966-Mayıs ve 1970 arası 47,1980-81 arası  iki sayı daha çıkarmıştır. 1987'de Kültür Bakanlığı'nda Kültür Yayınları Danışma Kurulu üyesi  olarak görev yapmıştır ve emekli olduktan sonra yayınevlerinde danışman, ansiklopedilerde redaktör olarak çalışmıştır. Birçok dergide yazıları ve şiirleri yayımlandı. İkinci Yeni hareketinin önde gelen şairlerindendir. İlk şiiri ''Şarkısı-beyaz'' Ocak 1953'te  Mülkiye dergisinde yayımlanmıştır.  Sevda Sözleri, Cemal Süreya'nın 1984'te Uçurumda Açan ile birlikte, 1990'da toplu şiirlerle yayımlanan şiir kitabıdır.  

Cemal Süreya şiiri, dilde yangınlar yaratma sanatı olarak betimler. Şiirin kuşun kanatlarıyla uçması gibi bir işlevi olduğunu söyler. Kelimelerle didişen, mısralarla dans eden bir şiirdir Süreya şiirleri. Kendine özgü bir şiir anlayışı geliştirmesine rağmen. İkinci Yeni’nin içerisinde yer aldığı halde aynı dönemdeki şairlerin şiir anlayışına büsbütün katılmadığı için ayrı bir noktadadır. İkinci Yeni geleneğine karşı olmamış ve bu gelenekten büyük ölçüde yararlanmıştır.  Bazı şiirlerinde Orhan Veli geleneğinden etkilenerek ince anlamlı ve düşündürücü şiirler kaleme almıştır bu etki zamanla ortadan kaybolmuştur ve kendi özgünlüğüne dayalı şiirler kaleme almıştır. Tıpkı ''Annem çok küçükken öldü /Beni öp sonra doğur beni '' dizlerindeki gibi. Halk diline ve konuşma diline önem verdiği şu sözlerinden anlaşılmaktadır  “Kendi dilimizle konuşmak, bir şey anlatıyorsak onunla anlatmak. Bu, halk şiirinden hiç yararlanılmaz, hatta yararlanılmaz demek değil elbet. Ama arı çiçek yiyip bal yerine yine çiçek yapmaya başlarsa tehlikeye düşmüştür. Halk kaynakları şiiri besleyecektir. Ama onda eriyerek, özümlenerek, yakıt halinde.” Şiir için evliliklerini, mesleğini ve bir sürü dergiyi batırdığını ileri sürer. Günümüzde yani 21.yüzyıl okuyucularına ''Gül'' , ''Biliyorum sana giden '' ,'' Göçebe'' , '' 8.10 Vapuru '' gibi Sevda Sözleri kitabındaki şiirleriyle okuyucularının başucu kitabı olma şansını yakalamış bir şairdir. 

Yayımlanan ilk şiiri Şarkısı-(Beyaz  Sayfa /277) ' den bir alıntı: Arada bir ağlamak için / Onu kocaman ellerimle sevdim/Ölüm daha saçlarına gelmemişti Şarkısı-Beyaz/ Saçlarını koynumda saklıyorum / Arada bir ağlamak için

Biliyorum sana giden yollar kapalı şiirinin en çarpıcı dizesi  Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım/ Ben artık adam olamam bu derde düşeli. Burada Bayan Nihayet derken aslında bu artık son, bundan sonraki yaşamımda senden başkası olmayacak, anlamındaydı. 

Tomris Uyar Cemal Süreya hakkında “Tanıdığı kaç kişi varsa, o kadar Cemal Süreya vardır. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. Üç tane yazılabilir. Üçü de apayrı.” demiştir.

Cemal Süreya göçüp gideli çok oldu bu diyardan fakat bugün yaşasaydı ''Keşke yalnız bunun için sevseydim seni '' dizeleriyle son bulan yirmi şiirinden bir tane alıntı yapılmadığı görmek onu üzerdi bu yüzden sayfa 260/ Gece Bitkilerinden şiiri: Gece bitkilerinden korkuyorum/ Hayır, geceleri bitkilerden!/Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır/Bana açtığın her telefon./ İki kalp arasında en kısa yol/ Biri birine uzanmış ve zaman zaman/ Ancak parmak uçlarıyla değebilen /İki yol / An ki fıskiyesi sonsuzluğun/ Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Şair ve edebiyatçı arkadaşlarına sık sık küserdi, barışınca da herkese bunu şiirleriyle ilan ederdi misal Edip Cansever, Turgut Uyar, İlhan Berk, Behçet Necatigil' e yazdığı şiirler okurlarının yüzünde tebessüm oluşturur. 

Edip Cansever şiiri: Yeşil ipek gömleğinin yakası /Büyük zamana düşer 

Her şeyin fazlası zararlıdır ya / Fazla şiirden öldü Edip Cansever

(Sayfa 204)

Turgut Uyar Şiiri: Ak odada oturur / kapısı penceresinden çok

Gözlerinde yıldızlar / Serin yerde durur

Bir elinde kadeh / öbürünü yarasına bastırır

Uzanıp durmuş mahcup/ Işığa göçerin şarkısı

Dönülmez dizelerin içinde / Onunkiler gül açılır

Öldüğü gün / Hepimizi işten attılar.

(Sayfa 209) /

''1944 yılında Dostoyevski okudum, o gün bugündür huzurum yoktur '' diyen Süreya'nın  şiirleri de kişide aynı hissi yaratır. Ne kadar temeli sağlam bir binada huzurla otursanız da şiirlerinde kullandığı imgelerin sınırlarını aşmış toplumsal boyutlar kazandırmış ve kişinin düşüncelerinde tatlı huzursuzluklar yaratmayı başarmıştır. Bir şiirinden alıntı yaparak ne anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız. 

 “Kişi bir anda nasıl çarpılıverir 

Kuliste yarasını saran bir soytarı gibi”

(Sayfa 149 / Uçurumda Açan şiiri)