HAYAL KURMAK HER ŞEYDİR



HAYAL KURMAK HER ŞEYDİR



Kurtuluş ÇELEBİ



   Yıllar önce hayal etmiştim. Bir gün gitti-ğimde onu bulup onunla tanışmayı çok istiyordum. Bu isteğim nihayete erdi ve sonunda İstanbul’a uçmamla beraber bana edebiyatı sevdiren geçmişe ışık tutan adamın adresine gittim.

   Adresini bilsem de kendisinin orda olup olamayacağını bile bilmiyordum. Onun kurdu-ğu müzenin kapısına yaklaştım. Farkında olmadan hayallerimde ve hep resimlerde gördüğüm yerin tam karşısındaydım. İçeri girdim ve uykuya daldım. Evet, bir rüyanın içine girmiştim çoktan. Asıl amacım üstadı aramak fakat bir yandan da müze çok dikkatimi çekiyor. Daha ilk katı gezdim ve hayranlığımı kelimelerle ifade edemedim. Sesine çok aşina olduğumdan dolayı sanki her yerde onun sesini duyar gibiydim. Müzenin tüm pencereleri açık yaz günü olmasından mütevellit bir de üstüne bayram günü olması sebebiyle biraz kalabalık. Sanki her yerde sesini duyar gibiyim dedim ya birden çok yakından duymaya başladım. Müzenin penceresinden aşağı baktığımda onu aşağıda oturup sohbet ederken gördüm. Çok mutlu oldum hemen aşağı inmek istedim. Fakat merdivenleri bulamadım. Kısa bir şaşkınlıktan sonra aşağıya indim ve heyecan başladı. Ona yaklaşırken beni fark etti ve beni çağırdı. Ona olan sevgimi ve hayranlığımı söyledim. Beni yanına oturttu ve nerden geldiğimi sordu. Çok sevecen ve babacan tavırla karşıladı çok mutlu oldum. Ne iş yaptığımı sordu tiyatro dedim. Tebrik etti. Çantamda getirdiğim kitabını imzalarken karşımızda oturan sonradan tanıdığım bir yazar da fotoğrafımızı çekti. Sonra müzeye gelen misafirler de benim gibi aşa-ğıya gelip ne kadar ehemmiyetli ve olağanüstü bir müze olduğunu dile getiriyorlardı. Sohbet sohbeti açtı. Bana çay ve simit söyledi. Müzenin vazgeçilmez yemeklerindenmiş. Yerken başka insanlar geldi sohbet muhabbet derken aradan bayağı zaman geçti ve ben müzeyi gezmeyi unuttum. Müsaade istedim ve müzenin her katını gezdim. Gezdikten sonra bir kere de ben teşekkür ettim. Sonra; başka insanlar onun ahbapları şairler, res-samlar, yazarlarla tanıştım. Hala rüyada oldu-ğumu düşünürken ressam olan Can Bey müzenin kâğıt servisinin arkasına Galata kulesini çiziyordu üstada imzalatmak için. Müzede çalışan biri istemiş. Üstat çizilen resmi aldı ve galata kulesini anlatan kanat şiirini yazdı kendi el yazısıyla. Aynı masadaydık ve imzaladıktan sonra resmi bana uzattı. Üzerine bak-tığımda sevgili Kurtuluş’a yazıyordu. Çok şaşır-dım çok da sevindim. Ressam olan hocam biraz bozuldu ama üstat ona tekrar çizmesini rica etti. Kurtuluş ta nereden bizim için gelmiş dedi. Bir kez daha hayran oldum ve ayağa kalkıp sarıldım. Hocam bugün rüyada gibiyim dediğimde rüyadasın zaten dedi. Bu rüya hiç bitmesin derken içimden her güzel şeyin sonu vardır cümlesi de aklımdan çıkmıyordu.

   O günden sonra anladım ki mesafeler sadece bahane. Nerde olursak olalım hayaller hep insanın yanında olmalı. Ve ne kadar uzak olduğunu düşünsek de gideceğimiz yer hep bizi bir sonraki hayale taşımalı. Üstat uzak değil yakın. Herkesin sevdiği yazar Sunay Akın…