SİHİRLİ TAVSİYE

SON YÜZYILIN EN SİHİRLİ TAVSİYESİ
“Stres ve üzüntüden uzak durun!“

Zehra Meral KONŞUK İVECAN



   Tabi ya bunu ben neden düşünemedim? Hemen uzaklaşıyorum stres ve üzüntüden. Yöntemi de çok kolay. Bu sihirli tavsiyeyi veren uzmanlar, ayrıntılı bir yemek tarifi verir gibi nasıl gerçekleştireceğimizi de detaylarıyla anlattıkları için, bize tarifi uygulamak kalıyor. Onları üzerimden sıyırıyorum, topluyorum, katlamama gerek bile yok, gelişigüzel buruşturarak çöpe atmak için poşetliyorum. Sonra doğru çöpe. Hatta evin içindeki çöp bile değil, erinmeden dışarı çıkıp, görevlinin almasını bile beklemeden apartmanın dışındaki çöp kutusuna atıyorum. Ne demek lafımı olur. Bana “Stres ve üzüntüden uzak durun“ denilmiş. Yapmaz mıyım hiç? Hemen derhal!

   Zaten hayatımda her şey acayip derecede güzel ve normal. Muhteşem bir evim var, asla bozulmayan eşyalarım. Ne ararsam elimin altında. Maddi durumum süper. Ay süper mi dedim? Hayır hayır, süperin de ötesi! Çünkü ne istiyorsam anında alabiliyorum. Hiç para sıkıntısı çekmiyorum. Parada neymiş; elimin kiri. Cüzdanımda daima keş para; zorla kapatıyorum zaten cüzdanımı. Kredi kartlarım limitsiz. Günü gelmeden ödenir hepsi.

   Çocuklarım mı? Çocuklarım; belki bu konuda şikâyetlenirim sandınız değil mi? Üzgünüm, bu konuda da beklentilerinizi karşılayamayacağım. Çocuklarım da dört dörtlüktür. Yani stres olmam adına onlar da sebep olamaz. Gürültü çıkarmazlar, evde top oynayıp koşuşturarak kapı-pencere zangırdatmazlar. Çocuklarıma, tek bir sefer dahi “Durun, susun!” diye bağırmak zorunda kalmadım, şimdiye kadar. Allah’ım, bu çocuklara hiç mi ders çalış diyemeyeceğim! Bu cümleyi bana hiçbir zaman kurdurmadılar. Bir bakarım hepsi dersinin başında, harıl harıl ders çalışıyorlar. Öyle ki bir dersten yorulunca diğer derslere çalışarak dinleniyorlar. Yüzden aşağı not almazlar, yukarısını bilemem. Hiçbir şeye itiraz ettiklerini hatırlamam. Ne dersek yaparlar. Asla vızırdanıp, söylenme huyları yoktur. Bugüne bugün bir kere kavga etmediler.

   İşime giderken trafik derdim de yok. Arabalar birbirine yol vermek için yarışırlar adeta. Kırmızı ışığa yakalanmadan, otobüslerin ya da arabaların sıkıştırmaları olmadan giderim işe. Herkes ama herkes harfiyen uygular tüm trafik kurallarını. Park yeri sorunum da olmaz; anında park ederim. Arabalar park kurallarına muntazam uyularak park edildiği için her daim yer olur. Oh miss!

   İşim dersen anlatmaya bile lüzum yok aslında. Ama neyse bir iki laf edeyim. Herkes inanılmaz derecede birbirine saygılıdır burada. Kimse kimseyi kırmaz. Arkasından çekiştirmez. Hasetlik-kıskançlık gibi duygular İşe başlamadan kapının dışında bırakılır. O kadar yani. İnsanlar kesinlikle haksızlık yapmaz. Herkes eşittir: Eşit iyi, eşit saygılı, eşit haklı. Birisi bir iş başardı mı diğerleri onu tebrik etmek için sıraya girerler. Ne kıskanma ne bir şey.

   Her şey tıkırında. Pürüz yok, problem yok. Zaten imtihan dünyasında da değiliz. Cennet her yer cennet! Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda. Hastalık nedir diye sözlüğe bakmam gerekiyor. Ben, çocuklar, eşim hiç hasta olmadığımız için anlamını bile unutmuşum.

   Bu kadar mükemmel şeyler karşısında konuşmak bile gereksizken üstüne şımarıp strese üzüntüye bulaşıyorum iyi mi? Hiç aklıma gelmeyen bu nasihati duydum da kendimi kurtardım çok şükür