BİR ÇİFT UMUT



BİR ÇİFT UMUT



Kurtuluş ÇELEBİ




   Nasıl anlatsam nasıl nasıl size gördüklerimi? Yaz kış yağmur çamur bir asker titizliği ile bekliyor. Umutları hayalleri belki kaybettikleri geri gelir diye. Elinde yol arkadaşı, sırdaşı, yarenliği. Rüzgâr yüzündeki acıyı alıp götürse de beklentileri geri gelirmişçesine hazır ol da hep. Tüm yaşadıklarını, yaşanmışlıklarını duruşuna yansıtabilir mi insan? Ya da anlayabilir mi bir insan tek bakışta bütün bu olanları? Dünya bir çadır tiyatrosu ise oyunculuk herkesin hakkıdır. Gereğinden fazla rol; soytarı, gereğinden fazla yük; hamal yapar insanı. Evlat hayırsız, eş vefasız olabilir. Önemli olan her daim dimdik “Hazır ol” da durabilmektir.

   Sesler duyuyor çoğunlukla araba sesleri. Arabaları neredeyse egzozundan tanıyor. Her gün gittiği, aslında gitmek zorunda olduğu bir yer var. Mahallenin bakkalı. Diğer elinde aldıklarını taşıdığı bezden bir çanta. Her gittiğinde biraz ekmek biraz peynir biraz umut bir parça da mutluluk alıyor belki.


Hazır Ol



Buraya nerden geldim
Beni kim getirdi
Saydığım her gün
Ağzımdaki dişti
Gördüm tüm sesleri
Duydum hep olanları
Her şey vatan için
Her şey senin için
Yeşil kapılı ev
Çöp bidonundan sonraki
Köşeyi döndükten sonra elli altı adım
Kimseler soru sormaz
Dilim var ama
Yalnızlıktan çok susarım
Anlatırlar hep filmleri dizileri
Gördükleri karşısında tutulan dilleri
Kaderin bir oyunu
Eski eşinin adının
Kader olması
Kim bilir belki
Tek bildikleri
Giderken sıra sende dermişçesine
Tüm bu olacaklara
Hazır ol

   Sudan çıkmış balık misali bıraktığım yerde bir süre bekledi. Yol arkadaşına fısıldadı. Yerdeki dikenli otları temizlemeye başladı. Özgürdü artık arkasına bakmadı. Anlattığı yeşil kapıyı arıyordu. Tam sağındaydı. Büyük oynuyordu belki. Ama anladım elleriyle buldu kapıyı. Ama anladım ki insanın en büyük serveti bir çiftten ibaretmiş. Gönlünün eşini bulan dünyanın en zenginidir. Birde o eşe bakacak bir çift gözdür aslında tüm servet.